İçeriğe geç

Bilateral ne işe yarar ?

Bilateral Ne İşe Yarar? Zihnin İki Kanadıyla Dengeyi Bulmak

Bir psikolog olarak her zaman şunu merak ederim: İnsan zihni neden ikiye bölünmüş gibi davranır? Neden bir yanımız geçmişe tutunurken, diğeri geleceğe koşar? İşte bu ikilik, sadece düşünme biçimimizde değil, beynimizin yapısında da vardır. “Bilateral ne işe yarar?” sorusu da tam burada anlam kazanır. “Bilateral” kelimesi, “iki taraflı” veya “her iki beyni, ya da bedeni kapsayan” anlamına gelir. Ancak psikolojik açıdan bu, sadece biyolojik bir açıklama değil; insanın zihinsel dengesiyle, duygusal bütünlüğüyle ve sosyal ilişkileriyle yakından ilgilidir.

Bilişsel Psikoloji Açısından: Zihnin İki Yönlü İşleyişi

Bilişsel psikoloji, insanın düşünme, hatırlama ve karar verme süreçlerini inceler.

Beynimiz iki yarımküreden oluşur: sol yarımküre daha çok mantık, analiz ve dil işlevlerini yürütürken; sağ yarımküre yaratıcılık, sezgi ve duygusal anlamlandırmayla ilgilenir.

Bu nedenle “bilateral” bir işlev, iki tarafın da aktif çalıştığı, yani beynin bütüncül bir biçimde işlem gördüğü durumları ifade eder.

Günlük yaşamda bu dengenin farkında olmayız ama her kararımızda, her anımızda bu iki yarı küre birlikte çalışır.

Bir yandan plan yaparken, diğer yandan duygusal sonuçlarını hissederiz.

Bir yandan geçmişi analiz eder, diğer yandan geleceği hayal ederiz.

İşte bilateral işlem tam da bu noktada devreye girer:

Zihin, iki kutup arasında denge kurar ve bu denge psikolojik sağlığın temelini oluşturur.

Duygusal Psikoloji Boyutu: EMDR ve İyileşmenin Bilateral Doğası

Psikolojide “bilateral” kavramı en çok EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) yani “Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme” terapisinde karşımıza çıkar.

Bu terapi, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerde etkili bir yöntemdir.

Terapi sırasında kişi geçmiş travmatik bir anıyı hatırlarken, aynı anda iki taraflı uyarım (örneğin sağ-sol göz hareketleri, el vuruşları veya sesler) alır.

Bu bilateral uyarım, beynin her iki yarımküresi arasında bağlantı kurarak anının yeniden işlenmesini sağlar.

Sonuçta kişi, o travmatik olayı artık yoğun bir acı kaynağı olarak değil, geçmişin bir parçası olarak algılar.

Yani, beyin “sadece bir tarafla” değil, bütünsel bir biçimde deneyimi anlamlandırır.

Bu süreç, duyguların bastırılmadan, dengelenerek işlenmesine yardımcı olur.

Bir anlamda bilateral işlev, beynin kendi kendini onarma biçimidir.

Tıpkı doğanın iki yarım küresi gibi, insan zihni de iyileşmek için iki tarafın uyumuna ihtiyaç duyar.

Sosyal Psikoloji Perspektifi: İlişkilerde Bilateral Denge

Bilateral düşünme, yalnızca bireysel düzeyde değil, sosyal düzeyde de etkilidir.

İlişkiler, daima iki tarafın —benlik ve öteki— arasında bir denge kurma çabasıdır.

İyi bir iletişim, tıpkı beynin iki yarısı gibi, karşılıklı etkileşimin dengede olduğu bir süreçtir.

Bir taraf baskın olduğunda, ilişki bozulur; tıpkı bir yarımkürenin diğerini bastırdığı bir zihinde olduğu gibi.

Sosyal psikolojiye göre, insanlar empati kurarak “bilateral bir iletişim” geliştirir.

Yani hem kendi perspektifini korur hem de karşısındakinin duygularını anlama kapasitesini kullanır.

Bu iki yönlü anlayış, toplumsal bağların da temelidir.

Empati, bir çeşit bilişsel-duygusal dans gibidir.

Bir adımı biz atarız, diğerini karşımızdaki.

Ve ancak ritim tuttuğumuzda, yani “bilateral” düşündüğümüzde, ilişkilerimizde gerçek bir uyum yakalayabiliriz.

Bilinçteki İkilik: Zıtların Birlikteliği

Zihinsel süreçlerdeki “bilateral” denge, aslında insanın içsel ikiliğinin dışa vurumudur.

Her insanın içinde bir “düşünen” ve bir “hisseden” benlik vardır.

Bilişsel süreçler, duygusal deneyimlerle birleştiğinde anlam kazanır.

Bu birlik, sadece psikolojik sağlığın değil, kişisel bütünlüğün de temelidir.

Filozof Carl Jung’un “bireyleşme” kavramını hatırlarsak, insanın kendini gerçekleştirmesi, bu iki yönün farkına varıp onları uyumlu hale getirmesiyle mümkündür. Bilateral işlev, ruhun iki kanadının aynı anda çırpmasıdır.

Sonuç: Bilateral Düşünmek, Dengeyi Hatırlamaktır

“Bilateral ne işe yarar?” sorusunun cevabı, yalnızca bir nörolojik açıklamada değil, insanın psikolojik doğasında yatar.

Bilateral düşünme, beynin iki yarısını, duygularla düşünceleri, bireyle toplumu, geçmişle geleceği birbirine bağlar.

Bu bağlantı, hem bilişsel esnekliği hem duygusal dayanıklılığı artırır.

Her insan, kendi iç dünyasında iki yönlü bir köprü kurar:

Bir tarafı mantık, diğer tarafı kalp taşır.

Ve ancak bu iki taraf bir araya geldiğinde, insan bütünüyle “ben” olur.

Okuyucuya son bir soru: Siz kendi zihninizin iki yarısı arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
piabellacasino